Geçtiğimiz yüzyıl modern tıpla geleneksel tedavilerin birbirini reddeden yaklaşımı ile geçmiştir. Son yıllarda ise modern tıp eğitimi alan hekimler geleneksel ve tamamlayıcı tedavileri doğrudan reddetmek yerine bilimsel çerçevede sorgulamaya ve hastaya katkı sağlayabilecek kanıtlanmış yöntemleri uygulamaya başlamışlardır. Özellikle yaşam kalitesine katkı sağlayan yöntemler modern tıbbın ilgi alanına girmiştir.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Sağlık Bakanlığı bünyesinde Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) Daire Başkanlığı kurulmuş, 27.10.2014’de yayınlanan yönetmelikle bilimsel temeli olan tedavi ve yöntemler belirlenmiş, sertifika ve eğitim programları oluşturmuştur. Bu alanda çalışacak sağlık personelinin eğitim almadan bu işlemleri yapması ve sağlık personeli dışında kişilerce uygulanması yasaklanmıştır.
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp, modern tıp yerine alternatif tedavi ve yöntemlerin kullanılması demek değildir. Modern tıbbın alternatifi yoktur.
“Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp”, modern tıp yöntemleriyle birlikte ya da kronik ve modern tıbbi tedavilerin etkisiz kaldığı hastalıklarda tek başına kullanılabilir. Sağlıklı bireylerde ise sağlığın korunmasına, hastalıklara genetik yatkınlığı olanlarda erken dönemde önlem alınmasına katkı sağlar.
Hekimlerin ve sağlık personelinin modern tıbbi yaklaşımlarına bilimsel temelli geleneksel ve tamamlayıcı yöntemlerin entegre edilmesini içeren bir yaklaşımdır.
Çoğunlukla geleneksel tıp uygulamalarını reddeden ve/veya ikinci planda tutan, klinik çalışmalar ile desteklenmemiş yöntemlerdir. Bu uygulamalar tamamlayıcı tıp uygulamalarının aksine, hastaları modern tıptan uzak tutmayı hedeflemektedir.
Örneğin; bilimsel çalışmalarda sigara içen bireylerde A vitamini, beta karoten ve E vitamini kullanımı ile akciğer kanserinden ölümlerin arttığı veya en azından yarar sağlamadığı, yüksek doz multivitamin alan erkeklerde dirençli prostat kanserine, kadınlarda ise cilt kanserine yatkınlığın arttığı gösterilmiştir. Tedavi altındaki kanser hastalarında kullanılan antioksidan ürünlerin ve vitaminlerin ise tedavi etkinliğini azalttığı yönündeki veriler giderek artmaktadır. Bitkisel ürünler aktif tedavi alan hastalarda hemen birçok kanser ilacı ile etkileşmekte, yan etkisini artırmakta veya etkinliğini azaltmaktadır.
Örneğin; bilinçsizce bel, boyun çekme gibi uygulamaların yapılması, toksik ve enfekte maddelerin cilde, yaralara sürülmesi, doğalsa zararsızdır düşüncesiyle toksik etkili, yan etkileri olan bitkilerin yenmesi ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.
Online Randevu
Sağlık hem fiziksel hem de ruhsal olarak iyi olma halidir. Bu iyilik hali kişilerin genetik yatkınlığı olan hastalıklarını önleyici bir yaşam biçimini bir ömür boyu sürdürmesi ile korunur.
“Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp” hem kişinin yaşam biçimini düzenleyerek koruyucu hem de hastalık durumunda sağlıklı olma haline dönüşü sağlaması açısından tedavi edici fonksiyonları olan önemli bir tıbbi yaklaşımdır.
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp uygulayıcıları hastanın tıbbi durumunu, kullandığı tıbbi ve bitkisel ilaçlarını, yaşam biçimini, hastalıklara genetik yatkınlıklarını iyi değerlendirmek ve hastanın tedavisini bütüncül bir bakış açısıyla planlamak üzere eğitilmişlerdir.
Baş ağrısı ile gelen bir hastanın ağrıya neden olabilecek hastalıklarını ayırt etmeden yapılan uygulamalar çok ciddi maluliyetlere ve ölüme neden olabilir. Baş ağrısı stres ve gerilimle olabileceği gibi, hipertansiyon, beyin kanaması ya da bir tümör nedeniyle de gelişebilir. Ağrı semptomunu baskılayan bir yöntemin uygulanması, kanamayı artıracak bir bitkisel ilacın verilmesi hastanın durumunun ağırlaşmasına, hastalığının ilerlemesine neden olabilir. Aynı şekilde karın ağrısı tanımlayan bir hastanın sorunu basit bir sindirim sistemi fonksiyon bozukluğu olabileceği gibi bir akut apandisit tablosu da olabilir. Hastanın cerrahi olarak apandisitinin alınmasını gerektiren bu patolojisinin geleneksel yöntemlerle tedavi edilmeye çalışılması tedavinin gecikmesi ile bağırsağın delinmesine ve sepsis denilen enfeksiyonun tüm vücuda yayılmasına sebep olabilir. Bu nedenle öncelikle modern tıbbi yaklaşımla hastalığın tanısının konması, gerekirse önce modern tıbbi tedavinin başlanması ve eğer gerekirse hastanın tedavisine katkı sağlayacak, semptomlarını kontrol edecek geleneksel ve tamamlayıcı yöntemlerin uygulanması gerekir.
Bilimsel temellerle, geniş kapsamlı çalışmalarla desteklenmiş “Modern Tıp” ve “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp” uygulamalarının etki/yan etki, yarar/zarar oranlarının iyi değerlendirilerek gerektiğinde birlikte kullanılması kişinin hem fiziksel hem ruhsal sağlığının sürdürülmesine bütünleştirici bir bakış açısıyla önemli katkı sağlayacaktır.
Corona virüsü üst solunum yollarında enfeksiyona yol açabilen viral etkenlerden sadece bir tanesidir. Enfeksiyon pek çok bakımdan mevsimsel gripten ayırt edilemez. Hastalık daha çok hayvanlarda ortaya çıkar. Nadiren hayvanlardan insanlara, insanlardan da diğer insanlara geçiş gösterir. Çin’deki bir deniz ürünleri pazarındaki yılanlardan insanlara geçiş yaptığı düşünülmektedir?
Şu ana kadar hastalığın bulaşma yolunun damlacık yoluyla olduğu bildirilmiştir.
Mevsimsel grip gibi yakın temas, öksürük, aksırık ve tokalaşma gibi yollarla insanlar arasında yayılım gösterebilir.
Ağız burun yoluyla bulaşan virüs, alt solunum yollarına ve daha sonra tüm vücuda yayılabilmektedir. Ölümlerin büyük çoğunluğu alt solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı olmaktadır.
Hijyen ve izolasyon kurallarına uyulması
Açık havada yürüyüş, en az 15 dakika güneş banyosu
El hijyeninde amaç el üzerindeki yağ dokusuna yapışan bakteri ve virüsün uzaklaştırılmasıdır.
Sabun ve özellikle dezenfektanlar el yüzeyinin doğal koruma kalkanı olan yağ dokusunu eriterek etkili olduğu için cilt yüzeyinde tahrişlere, kurumaya, dermatite, enfeksiyonlara hatta çatlama ve kanamaya kadar giden lezyonlara ve alerjilere neden olabilir. Bu nedenle her uygulama sonrası nemlendirici kullanmak gerekir. Ayrıca hem sabun hem de dezenfektan o an temas sonucu bulaşan virüsleri uzaklaştırsa da tekrar temasla anında cilt yüzeyine tekrar yapışabilir. Ciltte lezyonların, çatlakların olması da virüsün vücuda geçişini kolaylaştıracaktır.
OZONLU YAĞ: Ozon bilinen en güçlü dezenfektan ve antiseptiktir. Ozonlu yağlar hem cildin yağ ve nem dokusunu sağlayıp cildi beslerken hem de uzun süreli dezenfeksiyonunu sağlayacaktır. Sabunla el yıkama ile mekanik olarak uzaklaştırılan virüs ve bakteriler ozonlu yağlarla elin uzun süreli dezenfeksiyonuna katkı sağlayacak ve cilt dokusunu koruyacaktır.
Ozonlu yağın bir avantajı da yüze de kullanılabilmesi, ağız ve burun etrafında da dezenfeksiyonu sağlayabilmesidir.
Hem dezenfeksiyon hem de cilt sağlığını korumada ozonlanmış yağlar (zeytinyağı, sarı kantaron, lavanta, susam yağı, biberiye vs) tercih edilmelidir.
Covid-19’dan korunmada maskeler
Bu nedenlerle;